"Bir Çift Sözüm Var"da Ara

22 Mart 2017 Çarşamba

Yeniden...


Bahar,
tatlı bir serinlikle odayı dolduran
tazeliğin kokusudur şimdi.
Öylese dem uyanmanın demidir;
doğayla birlikte.
Ağacın kahverengi gövdesi,
yeşil yaprağı,
göğün ufukta denizle karıştığı
uçsuz bucaksız mavisi,
soluk almanın gücü,
patlayıp çiçek olmak için sabırsızlanan
tomurcuğun hevesi,
ve ille de umudun karışı konmaz gülümsemesiyle;
yeniden, inatla doğmanın demidir.
Sen yorulup durduğunda,
çocukların gülen yüzleriyle
inatla yeniden,
yeniden,
yeniden doğacağını bilmenin güzelliğiyle.

5 Mart 2017 Pazar

Bir DEĞER'in Ardından

90'lı yılların ortaları.

Hastayım.

Yanlış anlaşılmasın; bedensel bir hastalığım yok. Her tiyatro oyuncusunun en az iki kere yakalandığı bir hastalık. Latince adını bilmiyorum ama bulsak, Türkçe çevirisi "Benden önce bu tiyatro sanatını bilen yoktu. Allah sizi inandırsın, bir güneş gibi doğdum da en iyisini bilen biri geldi" hastalığı gibi bir şey olur.

Dedim ya bu hastalığa en az iki kere yakalanır her tiyatro oyuncusu adayı. Birincisi, tiyatro okulu sınavlarını kazandığı zamandır. Öyle ya koskocaman bir jüri onun yeteneğini onamış, adını tabela gibi ilan kağıdına yazmıştır. En büyük odur ve tiyatroyu daha iyi bilecek, daha yetenekli kimse yoktur. Listede 5-10 kişi daha varsa ne gam? Kontenjan sorunu. Diğerleri de az - çok pırıltı göstermiştir elbet. Hastalığın bu bölümü, derslerde eli ayağı karışıp da, sahnede ne yapacağını şaşırınca kendiliğinden geçer.

3 Mart 2017 Cuma

Tekrarı Yok

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyorsun.
Hiç yaşlanmayacak gibi.
Sonsuz şansın var sanıyorsun yapmak istediklerin için.
Görmek istediklerin, sevmek istediklerin, sarmak istediklerin ve sormak istediklerin için.

Yok oysa.
En büyük hediye, sana verilen bu tek şans. Sayarsan delirirsin hani. Sayabileceğin hızda geçenine saniye demişsin. O değeri de sen belirlemişsin. Yani öyle ki, sanki geçip gitsin diye keşfetmişsin dakikayı, saat, gün, hafta ve yılları.

Yapmak istediklerin mi var? Şimdi mi? Haydi!
Görmek istediklerin mi var? Kalk, kalk!
Emin misin yarın yapabileceğine? Dahası yarın da isteyeceğine? Çıkılmamış yolun erimi yoktur. Yürümeyen eremez hiçbir yere. Dertlendin de ne oldu? Erindin de ne kazandın?
Ha; istediğin durmak mı? Geldiğin yerde kalmak mı? Onu da yap, hakkıyla yap. Tam gönlünün istediği gibi. Öyle yap ki, gören bir "ooooohhh" çeksin senin haline bakınca; kendi durmuş sanki. Dünyanın en güzel tatlısını uzun uzun çiğner, lezzetini son zerresine kadar alır gibi.

Aktığını biliyorsun ya zaman dediğin şeyin, lanetin aslında bu; şansın da aynı zamanda.

Yap gitsin o zaman. Zira yapmasan da gidecek.