Öteden beri tiyatroyu bir düş görmeye benzetirim. Çocuk oyunları, bu düşlerin içinde en mutlu çocuğun, en renkli düşleri gibidir. Bu seferki düşümüzde Anadolu'yu gökkuşağının tüm renkleriyle ışıtanlardan Nasrettin Hoca'yla buluştuk.
Bilebildiğimiz kadarıyla
Anadolu'nun en zor zamanlarından birinde, 13. Y.Y.'da yetiştirmiştir
bu topraklar Nasrettin Hoca'yı. İnsanımız istila, baskın, kıtlık
ve yoksulluk gibi nice derde katlanabilmenin yolunu, O'nun keskin
zekası, sivri dili ve en acı olaya bile güldürü penceresinden
bakabilen gözleri ile bulmuştur. O kadar sevmiştir ki halk,
fıkralarından atasözleri çıkarmıştır; “Damdan düşen,
halden bilir”, “Hırsızın hiç mi suçu yok?”, “Ölme
eşeğim, ölme”, “Ye kürküm, ye” ve daha niceleri. Öyle
özdeşleşmiştir ki bu toprakların kültürüyle, kendinden çok
önceki ve çok sonraki olaylar bile, ortak zekamızın birer ürünü
olarak Nasrettin Hoca'nın varsayılmıştır. Aralarında 100 yıldan
fazla fark olan tarihi kahramanlarla ortak öykülere konu
edilmiştir.
Ve bizim coğrafyamızda yaşamıştır
Nasrettin Hoca. Sivrihisar'da (Eskişehir) doğduğu, Akşehir'de
(Konya) yaşadığı söylenir. Biz de Konya Devlet Tiyatrosu olarak,
hemşehrimiz Nasrettin Hoca'yı seyircimizle buluşturmayı, O'nu
kendi bildiğimizce anmayı görev ve mutluluk saydık. Hani, “Işık
Doğu'dan yükselir” derler ya; bize aklının kuvvetiyle nice
güzellikler sunan Anadolu'nun en renkli ışıklarından birini
sahnemize taşıdık. Bunu yaparken de hem ülkemizdeki, hem de
dünyanın her yerindeki seyircilerle buluşabilmek üzere, söz
ustası Hocamızı, sözleri kullanmadan anlatmayı tercih ettik.
Müzikle, hareketle, kuklalarla, ışıklarla ve siyah ışık
tekniği ile buluşturduğumuz gölge tasvirleriyle anlattık
öykülerimizi.
Zor bir işti kalkıştığımız.
Her şeyi bir araya getirmekle yükümlü olmaksa, omuzlarıma binen
kişisel zorluğumdu. Biz sevdiğimiz, mutlu olduğumuz bir işi
elimizden gelenin en iyisi ile yapmaya çalıştık. Umarım siz
seyircilerimiz de oyun sonunda mutlu ayrılırsınız salonumuzdan.
Son olarak; böyle bir çalışma
için çok kısa sayılabilecek bir sürede oyunumuzun seyirciye
hazır olması için emek veren herkese; ama özellikle sevgi, özveri
ve büyük çabayla çalışan Konya Devlet Tiyatrosu'nun
oyunculuktan, dekordan, aksesuardan, kostümlerden, ışıklardan,
müzik – efektten, makyaj – perukadan, teşrifattan, bilet
gişesinden, güvenlikten, temizlikten, kafeteryadan, tanıtımdan,
idari işlerden sorumlu bütün TİYATROCUlarına en
derin sevgi ve en içten teşekkürlerimi huzurunuzda da belirtmeyi
borç bilirim. Onların emeği olmadan düş, düş olarak kalırdı.
İyi seyirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder